Yasal Uyarı
Ümraniye Reklam Marka Korunması ile alakalı uyarı :
MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No. 5833 Kabul Tarihi: 21/1/2009
MADDE 1 – 24/6/1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9 – Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması.
c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.
Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.”
MADDE 2 – 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 61 – Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.”
MADDE 3 – 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/11/1995 tarihli ve 4128 sayılı Kanunla eklenen 61/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ceza hükümleri
MADDE 61/A – Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıran kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde satmak, devretmek, kiralamak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.
Üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz.”
MADDE 4 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Kanuna göre, cezai sorumluluk açısından savcılığa suç duyurusunda bulunmanız gerekiyor.Tecavüzün önlenmesi ve maddi tazminat talepli dava açma hakkınız da elbette mevcut. Sunduğum kararları incelemenizi öneririm. Saygılarımla..
————————————————————————–
YARGITAY 11. HD. 13.03.2006 tarih ve 2005/2840 E. 2006/2522 K.
- marka hakkına tecavüz ( Haksız Rekabet/Maddi ve Manevi Tazminat – Kar Yoksunluğunun marka hakkına tecavüz Edenin Kazancına Göre Hesaplanması Gereği )
- HAKSIZ REKABET ( Maddi ve Manevi Tazminat – Kar Yoksunluğunun marka hakkına tecavüz Edenin Kazancına Göre Hesaplanması Gereği )
- MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( marka hakkına tecavüz – Kar Yoksunluğunun marka hakkına tecavüz Edenin Kazancına Göre Hesaplanması Gereği )
- YOKSUN KALINAN KAR ( Haksız Rekabet/Maddi ve Manevi Tazminat – Kar Yoksunluğunun marka hakkına tecavüz Edenin Kazancına Göre Hesaplanması Gereği )
ÖZET :
Davacı, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamından davacının maddi tazminat olarak, yoksun kaldığı kazancı ve bu kazancın marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak suretiyle elde ettiği kazanca göre hesaplanması yöntemini seçtiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının elde ettiği karın tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
DAVA :
Taraflar arasında görülen davada Rize Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.01.2005 tarih ve 2000/2 – 2005/9 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR :
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili adına marka olarak tescilli 500 gr.’lık Filiz Lüks çayını renk, dizayn, ambalaj ve isim ile aynen ta14it ederek 500 gr.’lık … çay Filizi çayı olarak piyasaya sürdüğünü, bu şekilde haksız rekabette bulunup 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye muhalefet ettiğini, müvekkilinin bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik ( 400.000.000.- )TL maddi ve ( 200.000.000.- )TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, davalının haksız fiilinin önlenmesini ve hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tarafların ürünleri arasında iltibasa neden olacak şekilde bir benzerlik bulunmadığını, talebin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının üretip piyasaya sürdüğü çay ambalajlarının davacı ürünleri ile aynı resim, renk ve dizaynda olduğu, bu durumun TTK uyarınca haksız rekabet ve 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davacının maddi zararının ( 15.740.452.000.- )TL olduğu, davalı taraf tazminatın fahiş olduğunu savunsa da TTK’nun 58 ve 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 67’nci maddesi uyarınca hakimin elde edilmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da hükmedebileccği, davacının davasını bu meblağda ıslah ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının haksız rekabetinin önlenmesine, ( 15.740.452.000.- )TL maddi ve ( 200.000.000.- )TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 66/b maddesi uyarınca maddi tazminat olarak, yoksun kaldığı kazancı ve bu kazancın marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre hesaplanması yöntemini seçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, davalının, davanın açıldığı 1999 yılında net kazancın % 25’i oranında kar elde ettiği kabul edilerek maddi tazminat hesabı yapılmış, davalı vekilince bu rapora karşı ileri sürülen esaslı itirazları değerlendirilmemiştir. Bu durum karşısında mahkemece, davalının bilirkişi raporuna karşı yaptığı esaslı itirazların değerlendirilmesi, özellikle bir şirket olan davalının bilanço ve defter kayıtlarına göre 1999 yılında ne kadar kar elde ettiğini gösterdiğinin tespit edilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
————————————————————————–
YARGITAY 11. HD. 13.09.2004 tarih ve 2003/13715 E. 2004/8150 K.
- marka hakkına tecavüzÜN ÖNLENMESİ VE TABELADAKİ İLTİBAS OLUŞTURAN İBARENİN SİLİNMESİ TALEBİ ( Hizmet markası Niteliğinin Araştırılması Usulü )
- İLTİBAS İDDİASIYLA DAVALI TABELASINDAKİ İBARENİN SİLİNMESİ TALEBİ ( Hizmet markası Niteliğinin Araştırılması Usulü )
- HİZMET markaSI NİTELİĞİNİN ARAŞTIRILMASI USULÜ ( marka hakkına tecavüzün Önlenmesi ve Tabeladaki İltibas Oluşturan İbarenin Silinmesi Talebi )
- TABELADAKİ İLTİBAS OLUŞTURAN İBARENİN SİLİNMESİ TALEBİ ( Davalının Davacı Adına Tescilli markayı Oluşturan “Özlem Apart” İbaresini Tabelasında Başına ve Sonuna Eklemelerde Bulunarak Kullanması – Hizmet markası Niteliğinin Araştırılması Usulü )
ÖZET :
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu apart’ın ismi olan “ÖZLEM APART” ibaresini 23.6.2000 tarihinde marka olarak adına tescil ettirdiğini, davalının da aynı beldede bulunan apartına “Mutlu ÖZLEM Apart Yazevi” ismini koyduğunu, bu durumun tescilli marka hakkına tecavüz olduğu gibi müvekkilinin müşteri kaybına neden olduğunu, ileri sürerek davalının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden ” ÖZLEM” isminin her türlü belge, ticari defter ve tabelalardan çıkarılmasına ve ismi kullanımının men’ine karar verilmesini talep etmiştir. Hizmet markası 556 sayılı KHK nin 2/a maddesinde düzenlenmiş, ancak, tanımı yapılmamıştır. Tanım, 5.11.1995 gün ve 22454 sayılı resmi gazetede yayınlanan 556 sayılı KHK nin uygulama şeklini gösterir yönetmeliğin 9. maddesinde yapılmış olup, hizmet markaları; bir işletmenin hizmetlerini diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işarettir. Davacının istemi, tescilli markasına vaki tecavüzün önlenmesi ve davalının tabelasındaki ibarenin silinmesidir. Bu itibarla, mahkemece, marka hukuku konusunda uzman bilirkişiden, davacının talebinin 556 sayılı KHK kapsamında değerlendirilmek üzere rapor alınıp sonucuna göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA :
Taraflar arasında görülen davada Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20.6.2003 tarih ve 2002/649-2003/465 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR :
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu apart’ın ismi olan “ÖZLEM APART” ibaresini 23.6.2000 tarihinde marka olarak adına tescil ettirdiğini, davalının da aynı beldede bulunan apartına “Mutlu ÖZLEM Apart Yazevi” ismini koyduğunu, bu durumun tescilli marka hakkına tecavüz olduğu gibi müvekkilinin müşteri kaybına neden olduğunu, ileri sürerek davalının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden ” ÖZLEM” isminin her türlü belge, ticari defter ve tabelalardan çıkarılmasına ve ismi kullanımının men’ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kullandığı ismin ve tabelanın, davacının tescil ettirdiği isim ve şekli ile hiçbir benzerliğinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından tarafların kullandıkları tabelaların birbiri ile benzeşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, markaya tecavüzün önlenmesi ve davalının kullandığı ibarenin tabelasından çıkarılması istemine ilişkindir. Davacı, ÖZLEM APART markasını 42.sınıfta yer alan geçici konaklama hizmetleri için, 23.6.2000 tarihinde, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca TPE nezdinde adına tescil ettirmiştir. Hizmet markası 556 sayılı KHK nin 2/a maddesinde düzenlenmiş, ancak, tanımı yapılmamıştır. Tanım, 5.11.1995 gün ve 22454 sayılı resmi gazetede yayınlanan 556 sayılı KHK nin uygulama şeklini gösterir yönetmeliğin 9. maddesinde yapılmıştır. Bu madde hükmüne göre, hizmet markaları; bir işletmenin hizmetlerini diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işarettir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının BİK-TPE 96/2 numaralı tebliğinde marka konusu olabilecek hizmetlere ilişkin sınıflar 35-42. sınıf olarak gösterilmiştir. Davacının istemi, tescilli markasına olan tecavüzün önlenmesi ve davalının tabelasındaki ibarenin silinmesidir. Bu itibarla, mahkemece, marka hukuku konusunda uzman bilirkişiden, davacının talebinin 556 sayılı KHK kapsamında değerlendirilmek üzere rapor alınıp, sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ :
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yarayararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.9.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.